HADİS MÜTALAASI -1-
"Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz."
(Buhari, İlm, 12 ve Müslim, Cihad, 6)
Hadisin ortaya çıkış sebebi nedir?
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Yemen'in Cened valiliğine tayin ettiği
Muaz bin Cebel'e şu tavsiyelerde bulunmuştur:
"Sen ehl-i kitap bir kavmin yanına gidiyorsun. Onları
bir olan Allah'a ve benim de Rasulullah olduğuma şahadete davet et.
• Eğer bunu kabul ederlerse, Allah'ın her gün ve gecede 5
vakit namazı farz kıldığını bildir.
• Eğer bunu da kabul ederlerse, Allah'ın kendilerine
zenginlerden alınıp fakirlere verilecek zekâtı farz kıldığını bildir.
• Eğer bunu da kabul ederlerse, sakın mallarının en
kıymetlilerini alma. Mazlumun duasından sakın. Çünkü bu dua ile Allah Teâlâ
arasında bir perde yoktur.
Bu sırada Muaz bin Cebel de Efendimize "Ya Rasulullah!
Bana biraz tavsiyelerde bulun." dedi. Hz. Muhammed bu sefer "Günahın
arkasından hemen iyilik ve hayır yetiştir ki, onu yok etsin!" Hz. Muaz
"Ya Rasulullah! Bana tavsiyelerini arttır." diye dileğini tekrarladı.
Peygamber Efendimiz bu sefer "İnsanlara güzel ahlak ile muamelede
bulun." dedi.
Peygamber Efendimiz Hz. Muaz ile beraberinde gönderdiği Ebu
Musa el-Esari'yi uğurlarken de son tavsiyesi şu oldu: "Kolaylaştırınız,
zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. Birbirinizle anlaşın, iyi
geçinin, ihtilafa düşmeyin."
Bu hadis-i şerifle Hz. Muhammed, bizlere insanlarla
münasebette daima hatırlamamız gereken bir prensibi öğretiyor. Bu öyle bir
prensip ki; İslam'ı tebliğden eğitime, aile hayatından ticarete hayatın bütün
anlarını insanî ve yaşanılır kılmak buna bağlı.
Hadis-i şerif fazlasıyla yoruma açık dolayısıyla birçok
farklı görüş mevcut.
Örneğin bir bakışa göre; hadis
bize kolaylaştırın, zorlaştırmayın derken sadece karşınızdakine değil aynı
zamanda kendinize de kolaylaştırın diyor. Kendi içimizde birtakım şeyleri
büyütüyoruz ve artık işin içinde çıkılmayacak hale getiriyoruz. Hatta belki
işin içinden çıkabilecekken öyle olduğuna kendimizi inandırıp daha da
zorlaştırıyoruz. Oysa hadis bize kolaylaştırın diyor. Çevremizdekilere ve
kendimize karşı daha anlayışlı ve hoşgörülü davranmalıyız, bu görüşe göre hadis-i
şerifte bizden istenen aslında bu.
Başka bir görüşe göre ise; kolaylaştırınızdan sonra
zorlaştırmayınız demesi bunu bir emir gibi söylemesinden kaynaklı. Bazen
insanlar söz konusu ibadet olunca kolayını yapma imkânı varken daha zorunu
yapıp sevabını artırma düşüncesine girebiliyor. İlk başta zor olan bu ibadeti
zamanla terk etmeye başlamaktansa az ama olması gerektiğini vurguluyor. Örneğin;
seferi olduğun bir vakitte kişinin namazlarını tam kılması gibi.
Ayrıca Hz. Aişe (r.a.) validemiz der ki:
“Resûlullah iki şey arasında muhayyer bırakıldığında, günah
olmadığı sürece mutlaka en kolayını seçerdi. Günah olursa, bundan en uzak insan
O, olurdu” [2]
(Bidaye, VI/36 (İmam Malik, Buhari, Müslim, Hz.Aişe’den.) Hadisi Ebu Davud, Nesai ve İmam Ahmed de rivayet etmiştir. Kenz, IV,47)
Bir diğer görüşe göre ise “Kolaylaştırınız! Zorlaştırmayınız!” Hadis-i
Şerif’i şöyle yorumlanmıştır;
Bu çok duyduğumuz ve de sevdiğimiz, iftihar ettiğimiz
nasihatler acaba aslında ne diyor? Özellikle bu hadiste ne demek istiyor?
Namazlarını azaltın mı diyor? Zekatı daha az verseler de olur mu diyor? Dini
emirleri hemen yüklemeyin onlara mı diyor?
“Kolaylaştırmak” demek, yapılması istenilen işleri öyle bir
izah edin ki, onu yapacak kişiye “kolay” gelsin. Yoksa fiili olarak onların maddi yüklerini azaltın anlamına
gelmez, gelmemeli.
Bize düşen görev:
Özellikle din ile ilgili bir meseleyi gerek kendine ve gerekse çevremizde
bulananlara takdim ederken, muhatabımızı ikna edecek şekilde anlatmamız, o
kişilere “dini kolaylaştırmaktır.” Değilse, dini meselelerin yükünü azaltmak
bahanesiyle, “Şunu yapmasan da olur,” gibi bir kolaylaştırma insanı bir yöntem
değildir.
Kim demiş 4 rekât yerine 2 rekât namaz kılmak daha kolaydır
diye? Sevdiğiniz birisi ile konuşmanızı 2 dakikada mı bitirmek istersiniz,
yoksa daha uzun olması için bahaneler arar 4 dakikaya çıkarmak mı istersiniz?
Hangisi daha kolay, 2 dakika sonra ayrılmak mı, daha uzun süre beraber olmak
mı?
Demek ki, dini kolaylaştırmak demek, onu anlaşılabilir,
onaylanabilir bir şekilde takdim etmek demektir. İman hizmetinin önemi
buralarda yatıyor.
Yani, dine ait bir meseleyi, benim “kolayca” kabul
edemeyeceğim bir şekilde anlatmak veya bana teklif etmek, dini zorlaştırmaktır,
Yaratıcımızın vadine aykırı hareket etmek ve sünnet-i Rasulullah’a ters
düşmektir. Yani, yalnızca kurallardan, “dini görevlerden” bahsetmek, Rabbimizin
Hikmetine aykırı bir davranış olur, sakınmalıyız.
Çare: İman hakikatlerini
insaniyetin kabul edeceği bir hikmet dairesinde takdim etmeliyiz, ya da
susmalıyız. İman eğitiminin zorunluluğu çok bariz bir şekilde önümüzde duruyor.
Bu eğitime girersek, din kolaylaşır. Yoksa çok zorluklarla dini görevlerimizi
bir yük olarak taşımak gibi yanlış bir yol seçmiş oluruz.
Peki, Hadis-i Şerif'i farklı görüşlerle anladığımıza göre, uygulamaya nasıl geçireceğiz? Buna dair Nouman Ali Khan'ın "Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Nasıl Tebliğ Ederdi" adlı videosunu izleyerek uygalamaya geçirirken Efendimizin (s.a.v.) yöntemleriyle nasıl yapıldığını göreceğiz. (Alttaki linkten videoya ulaşabilirsiniz.)
Kaynakça
Link: https://youtu.be/QD-72tK0RFU
Yorumlar
Yorum Gönder